MERVE KALEMCİ EYÜPOĞLU İle Röportaj
- designtagger
- 25 Kas 2019
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Kas 2023
Merve Kalemci Eyüpoğlu'nun ofisimiz ziyaretinde projelerine yansıttığı şık zevki ve mimarlık üzerine gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetimiz sizlerle..

Mimarlık mesleğinin bilincini küçük yaşlardan itibaren aileniz sayesinde edindiğinizi biliyoruz. Bu durum iç mimarlık mesleği için size kolaylık sağladı mı?
- Mesleki bilincim küçük yaşta aileden gelen en büyük armağan oldu bana. İnşaatcı bir babanın kızı olmak; küçükken süslü anne kıyafetleri giyerek oyun oynamak yerine küçük yaşta kalasların üzerinde yürümekle geçti. Bana sağladığı kolaylık ise hayata meslektaşlarımdan 1-0 önde başlamam oldu. Malzemeyi bilmek, iş sıralamasını bilmek, hazır bir ekibe sahip olmak benim için çok büyük bir imkan sağladı.
İlk mesleki işinizi hatırlıyor musunuz?
- İlk mesleki işimi ailemden bağımsız dışarıda 1000 m2'lik bir simit sarayı yaparak gerçekleştirdim. İlk işler her zaman zordur, maliyet hesabında sunulan meblayı alıp kazanca çevirmek için doğru iş sıralamasını bilmek, uygulama esnasında zayiatları azaltmak ve hata yapmamanız gerekir. İlk işimde tek yaptığım hata asma tavanda spot deliklerini açtırmadan önce tavanı boyatmak oldu. Benim için ilk iş tecrübesinde ufak bir hata ama büyük bir tecrübe olmasına sebep oldu.
İşin uygulama kısmına gelmeden önce projelendirme sürecinden bahseder misiniz?
- Projelendirme işin en önemli kısmını kapsamakta. Zamanın çoğunun bu sürece verilmesi, maliyet hesabı, iş sıralaması, ürün seçimi mekan tasarımları vs. birçok kriterin çözümü için olmazsa olmazı. Sonrasında uygulama zaten çok kolay. Özetlemek gerekirse uzun bir projelendirme, sonra kısa bir uygulama zamanı, profesyonel işleyiş budur.
Tasarım sürecinde önemsediğiniz kriterleriniz nelerdir?
- Tasarım sürecinde öncelikle önemsediğim en önemli kriter insan. Yaşayacak kişi, emniyeti, ihtiyaçları, zevkleri, ergonomisi. Sonunda bir iç mimar olarak onu anlayarak, çözerek doğru tasarım yapabilmeyi, kendi çizgini yansıtabilmeyi başarı olarak görüyorum.
Zamanla değişen mekan kurguları, teknolojik gelişim; kendinizi bu değişimlere nasıl adapte ediyorsunuz?
- Bizim mesleğimiz bir moda akımı olmasa da sürekli gelişen yenilenen ve farklılıklar doğurabilen bir alan. En önemli takip edebilme lüksüm sürekli işim olması ve yeni projelerde bulunabilmem. Her proje bitip yenisi başladığında aynı veya ayrı alanda da olsa yeni bir teknoloji veya kurgu oluşturmanı gerektiriyor. Benim adapte olmam galiba biraz daha kolay oluyor bu aşamada.
Değişim ve yenilikleri görmek adına sürekli olarak takip ettiğiniz etkinlikler var mı?
- İnşaat ve mimarlık adına yapılan etkinliklerin tümüne katılmaya gayret ediyorum. Yeni malzeme ve teknolojileri takip etmenin dışında bizim mesleğimizde insan tanımak ve ilişkileri güçlü tutmanın önemi de büyük olduğu için meslektaş ve temincilerimizle bir araya gelmeye gayret ediyorum. Fuarlar, yayınlar benim için önemli. Tasarımlarımda yurtdışı takipçiliğimi ön planda tutuyor ve ülkeme yenilikleri getirebilmeyi hedefliyorum.
İç mimarlık mesleğinin dekorasyonculuk gibi algılanması, sizce bunun altında yatan temel sebep nedir?
- it is very important problem… Öyle bir soru sormuşsunuz ki bunu günlerce veya sayfalarca anlatabilirim. Öncelikle iç mimarlık ne demek onu anlatmak gerekiyor galiba. Bizim işimiz yedi aşamadan geçiyorsa dekorasyon bizim yedinci aşamamız oluyor. Bu kadar kolay mı sadece perde seçtim, koltuk koydum, duvarı boyattım demekle mimar olabilmek. Maalesef ben kişilerin bu mesleği doğru bilmediklerini ve her ev kadınının ben zaten zevkliyim yaparım demesini kabullenemiyorum. Bir mekan yapma macerasında; bitmedi, ustayla uğraşmak zor, bir daha tadilat yapmam gibi sonuçların oluşması hep dekoratörlükle başlıyor. Doğru planlama, doğru sıralama, doğru tasarım prensipleriyle yapabilmek bir iç mimar işidir. Bir binanın içine girdikten sonra yapılması gereken tüm işlerin iç mimar tarafından yapılması gerektiğini unutmayalım. Tavan,zemin,ısıtma,soğutma,aydınlatma,bölme,ergonomi,mobilya,renk vs …. Yazmakla bitmeyen prensipler. İşte bu net: bu bir dekor değil, yaşatma prensibidir.
Sık sık yurt dışı seyahatleri yaptığınızı biliyoruz. Tasarım ve iç mimari alanında baktığınızda yurt dışına göre Türkiye’yi ne seviyede buluyorsunuz?
- Canım Türkiye’m her şeyi çok güzel yaşayan ve takip eden bir ülke. Tek sıkıntı bilinçler değişmeli. Tasarıma, tasarımcıya ve emeğe saygı. Yoksa yurt dışında görüp de Türkiye’de yaptıramayacağımız hiçbir şey yok. Özellikle son zamanlarda insanların evinde, iş yerinde, yemek yediği, konakladığı mekanlarda vs estetik kaygısı gütmesi zaten bizim dünyayı yakalamamıza en büyük sebep. Sadece dediğim gibi tasarıma zaman ayırmak, emek harcamak ve saygı duymak.
Kısa bir süre önce akademik hayata başladınız. Öğrencilerle bir arada olmak yoğun iş temposuna göre nasıl gidiyor?
- Rehabilite olmak gibi... En güzel kısmı ben bu çocukları mezun olduktan sonra görüyor ve galiba biraz heveslerini kırıyordum. Çünkü hepsi biz iç mimarız diye geliyorlar. Lütfen şunu unutmayalım teknik bir meslek sahibiysek uygulamada bulunmadan asla meslek sahibi olamayız. Üniversite bizim temel öğretimiz ve (sıkıcı kısmı) ama meslek hayatımız bizim uzmanlık alanımız (en keyifli kısmı). Şimdi bu çocuklarla başından beri beraber olmak, onları en temelindeyken bu bilinci verebilmek beni gerçekten çok mutlu ediyor. Ne kadar idealist olabilir ve bunu onlara yansıtabilirsem mesleki hayatlarını daha mutlu ve severek yapabileceklerini düşünüyorum.
Şu anda mesleğini devam ettiren biri olarak yeni yetişen iç mimar ve tasarımcılara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
- Lütfen bu mesleği sevin. Dokunun, koklayın, yaşayın, çalışırken, uygularken mutlaka ustaya bilene danışın. Meraklı olun her şeyi sorun, şantiye tozu yutun bilgisayardan çıkıp gerçek üç boyutu, uygulanmış işi görün ve lütfen odanızı destekleyin.
DESIGN TAGGER TARAFINDAN YAZILMIŞTIR.



Yorumlar